21 Aralık 2011 Çarşamba

Kimya-yı Saadet: Kalp Alemi


Kalb âleminin insanı şaşkına çeviren sonsuz halleri vardır. Zaten kalbin üstünlüğü, şaşılacak hallerinin herşeyinkinden çok fazla olmasından ileri gelir. Birçok insanın bu hallerden haberleri yoktur. Kalb iki sebeple üstündür: Birinci ilim, ikincisi kudret. İlim sebebiyle üstünlük iki kısımdır. Birini herkes bilir. İkincisini ise biraz daha örtülü olduğu için herkes bilmez ve birincisine göre daha üstündür. Birincisi zahiridir. Bütün ilim ve sanatları bilir. Kitaplarda olan matematik, astronomi ve şeriat gibi bilgileri okur ve öğrenir. O, bölünmeyen bir şey olup bütün ilimleri kendisinde bulundurur. Bütün âlem onda sahrada bir kum gibi kalır. Bir anda düşünce ve hareketleriyle yerden göğe çıkar, doğudan batıya gider. Yeryüzünden göğü ölçer, yıldızların büyüklüğünü bilir. Denizin dibinden balığı anlayıp çıkarır, kuşu vurup havadan indirir. Fil, at ve deve gibi birçok güçlü hayvanı emrinde çalıştırır. Bütün bu ilimleri beş duyu organı vasıtasıyla öğrenir. Bunlar meydandadır, herkes anlayabilir. Asıl şaşılması gereken durum kalbin içinde, bey duyu organı vasıtasıyla varlığını bildiğimiz bir cisim âlemi olduğu gibi bir de duygu organları ile hissolunamayan ruh âlemine bir pencerenin açılmış olmasıdır. Cisim ve madde âlemini insanların çoğu bilir. Zaten bu kısaltılmış ve sınırlıdır.


Kalbin içinde ruh âlemine açık bir pencerenin bulunduğunu gösteren delil iki çeşit ilmin mevcut olmasıdır: Birincisi uyku halidir. Uykuda iken duyu organları bir iş göremezken, içerdeki pencere açılır. Ruh âleminde ve Levh-i mahfuzda saklı olan, ilerde olacak şeyleri ya açıkça, hiçbir tabire lüzum kalmadan veya bir tabire ihtiyaç olacak şekilde bilir ve görür. İnsanlar zannederler ki uyanıkken herşey daha iyi bilinir. Halbuki herkes bilir ki uyanıkken duyu organları vasıtasıyla gaybı bilmek imkansızdır. Ancak uyurken olabilir. Uyku ve rüyanın gerçeğini ise bu kitapta anlatmamıza imkan yoktur.

Kalb ile Levh-i Mahfuz karşılıklı konmuş birer ayna gibidir. Karşılıklı konulan iki aynada birisindeki görüntü diğerine nasıl aksediyorsa, Levh-i mahfuzdaki görüntü de kalbe öyle yansır. Ancak bunun için kalbin saf olması, duygularından kurtulması ve Levh-i mahfuzla ilişki kurması gerekir.Kalb hislerle uğraştığı sürece, ruh âlemiyle iliş ki kuramaz.
(İmam-ı Gazali)

4 yorum:

Enis Diker dedi ki...

Bu güzel yazı için çok teşekkürler :) Elinize, yüreğinize sağlık

nomen dedi ki...

Meclisinize layık bir çaba olmasını dilerim. Sürçer ise, sürçmüş ise elimiz/dilimiz affola.

Asıl sizin yüreğinize sağlık; ellerinize de.

Enis Diker dedi ki...

:))estğ. Meclis herkesin; sohbet katılan, eski bir neşeyi arayan uyandırmaya çalışan, sohbetten zevk alan herkesin.

nomen dedi ki...

Herkes'e dahil olmak.Neşe altın gibidir.

Teşekkürler.