30 Ekim 2011 Pazar

Gülşen-i Raz


Seçmeler*

101. Aklın güneşi yok ki, aydınlığında yürüyesin!..Onun için yürü, başka bir göz ara!.

106. Zahir ehlinin iki gözü de hastadır ki zahirden de ancak tezahür edeni görür.

125. Toprağın tertemiz âlemle ne alâkası var?..İdrâk; idrâk etmekten aciz olduğunu idrâktir!..

137. Yok'luk özü itibariyle saftır;gizli hazine, ondan zahir olur.

141. Eğer bu işin özüne iyice bakarsan,hem gören O, hem göz O, hem de görünen...

145. Eğer bir damlanın yüreğini yarsan,Ondan yüzlerce saf deniz dışarı akar!..

152. Gör ki, âlemde her şey birbiriyle yoğrulmuş!..Melek şeytanda, şeytan da Melekte gizlenmiş...

153. Ağaç ve tohum gibi, her şey beraber ve her şey birbirinden!..Kâfirden Mü'min, Mü'minden de kâfir!..

263. Zâlimlik ve cahillik, nûr'un zıddıdır;ancak Nûr'un zuhur etmesini de sağlarlar.

284. Ne güzel başlangıç ki, sonun aynısıdır!..Ve ne güzel bâtın ki, zahirin tıpkısıdır!..

299. Vehmi yazıda hüviyetin "He"si, görüş zamanı, iki göze dönüşür...

301. Varlık Cennet ve imkân Cehennem: Ben ve Sen arada berzâh gibiyiz... 

*Mahmut Şebüsteri
  Kaynak:(Orjinal Eser) Muhammed Ali Horasani 1287
  Çeviren:Yahya Mustafaoğlu 1999-İstanbul

28 Ekim 2011 Cuma

Kara Sevda Dediler


Beste: Selahattin Pınar
Güfte: Vecdi Bingöl
Makam: Hüzzam
Usul: Aksak
Solist: Vedia Rıza

SÖZLER
Gözünün rengini sordum kara sevda dediler
Beni mecnun edenin ismine Leylâ dediler
Zülfüne bağlı kalan dillere şeyda dediler
Beni mecnun edenin ismine Leylâ dediler.



Dök Zülfünü Meydana Gel


Dök Zülfünü Meydana Gel ediker18

Makam: Hisâr-Bûselik
Usul: Raks Aksağı

Bestekâr: Mustafa Çavuş
Güftekâr:


Dök zülfünü meydana gel sür atını ferzane gel
Al daireni meydane gel bülbül senin gülşen senin yar yar aman aman
Aşıkınam hayli zaman dil muntazır teşrifine gel aman aman

Verdin cevap ünvan ile yaktın sinem sûzan ile
Bülbül senin gülşen senin yar yar aman aman
Aşıkınam hayli zaman dil muntazır teşrifine gel aman aman

20 Ekim 2011 Perşembe

Dinle Sana Bir Nasihat Edeyim

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir hal gelirse
Onu yad ellere açıcı olma


Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen bir söyle
Elinden geldikçe sen iy'lik eyle
Katı yükseklerde uçucu olma


El ariftir yoklar senin fendini
Dağıtırlar tuzağını bendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Katı yükseklerde uçucu olma


Pir Sultan Abdal'ım sözüm başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir mecliste hacil düşürür
Kötülerle konup göçücü olma

http://salimsaracer.blogspot.com/2011/07/dinle-sana-bir-nasihat-edeyim.html

19 Ekim 2011 Çarşamba

Yar Kasidi


Şehriyar 1 ediker18

Sen Yarimin gasidisen
Eyleş sene çay demişem

Hıyalını gönderipdi
Bes ki men ah vay demişem

Ah..geceler yatmamışam
Men sene lay lay demişem

Sen yatalı men gözüme
Ulduzları say demişem

Herkes sene ulduz deye
Özüm sene ay demişem

Senden sonra heyata men
Şirindise zay demişem

Her gözelden bir gül alıp
Sen gözele pay demişem


Senin gün tek batamağıvı
Ay batana tay demişem


Gah toyuvu yada salıp
Men deli nay nay demişem


Sonra yene yasa dalıp
Ağları hay hay demişem


Etek dolu derya kimi
Göz yaşıma çay demişem

Ömre süren men gere gün
Ah demişem..vay demişem

10 Ekim 2011 Pazartesi

“Aşk, muhabbet, dostluk gibi hususların cümlesi vefâya bağlıdır ve dâimâ vefâlı olan kimseyi arar. Bunlar, vefâsız bir gönle aslâ yaklaşmaz.

Kalem; «Vefânın karşılığı vefâ; cefânın karşılığı da cefâdır.» diye yazmış ve mürekkebi de kurumuştur.

Bir pâdişah, kendisine hâinlik eden kimse oğlu bile olsa onun başını gövdesinden ayırıverir. Fakat bir Hintli köle pâdişaha vefâ gösterirse, gönüller o köleye iltifatta bulunur, onu takdir eder… Onun gördüğü îtibârı, yüzlerce vezir göremez.

Köle de ne ki; eğer bir kapıda vefâlı olan köpek dahî olsa, sâhibinin gönlünde o köpeğe karşı yüzlerce râzılık, yüzlerce memnûniyet duygusu yeşerir; sâhibi o köpeği muhabbetle okşar…”

Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî (k.s.)

1 Ekim 2011 Cumartesi

Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür



Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür

Men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür

Gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem

Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür

Vasldan çün aşık-ı müstâğni eyler bir visal

Aşıka maşukdan her dem bu istiğnâ nedür

Hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif degül

Arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür

Ah u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi

Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür


-------

kâm : Far. k¥m a. (kâ:m) esk. 1. Dilek. 2. Zevk, mutluluk, tat

sermest : Far. ser + mest sf. esk. Sarhoş.

Sahba : Köken: Ar. Söyleyiş: (sahba:) Cinsiyet: Kız
1. Al, kızıl. 2. Şarap, özellikle kırmızı şarap.

şeyda : Far. şeydâ: deli; mecnun

Şeyda : Köken: Far. Söyleyiş: (şeyda:) Cinsiyet: Kız
Sevda nedeniyle aklını yitirmiş, çılgın.
Cinsiyet: Erkek
Sevda nedeniyle aklını yitirmiş, çılgın.

*istiğnâ:kendini uzak tutma, çekinme, nazlanma.

*Müstağni : Minnetsiz. tenezzül etmeyen. kanaatkar. nazlı davranan.
mâfiha : ahiret, öbür dünya.