29 Temmuz 2011 Cuma

Kani Karaca - Olmaz ilaç sine-i sadpareme

ÜZÜLME

"Kaybolan Yusuf döner gelir Kenan'a;

Üzülme.

Bir gün döner hüzünler kulübesi gül bahçesine;

Üzülme.





Ey gamlı gönül;

İyileşirsin nasıl olsa.

Getirme aklına kötü şeyler.

Bu perişan başın da gelir hale yola,

Üzülme.





Ey güzel sesli bülbül;

devam edersen çimen tahtında kalmaya,

yine başına çiçekten güneşlik takarsın;

Üzülme.





Şu kısa ömrümüzde felek

dönmezse bir iki gün muradımızca,

gerçekleşmezse arzularımız,

devam etmez ya bu hep böyle;

üzülme.



Umutsuzluğa kapılırım deme!

Gayb âleminin sırlarını bilmiyorsun çünkü.

Perde arkasında,

nice gizli oyunlar var.

Üzülme.



Hey gönül;

söküp götürse de yokluk seli varlığımızı,

Üzülme.

Nuh gibi kaptanın var;

Üzülme.







Batarsa deve dikenleri her yanına

Giderken Kâbe yolunda

Üzülme.







Olsa da konak yerleri tehlikeli,

Olsa da menzilin uzak,

bitmeyen yol yok,

Üzülme.







Bir yanda dosttan ayrılığın acısı,

Bir yanda rakîbin rahatsız edişleri.

Biliyor bunların tümünü

halleri değiştiren Tanrı.

Üzülme.





Ey Hâfız,

Düşmüyorsa dilinden dua, Kur'ân,

Çekilmişken fakr köşesine, halvete,

gerçekleşecek arzuların;

Üzülme,

üzülme,

üzülme.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Küheylan

Uçurumun ağzından uçurum kıyısınca
Kamçıladığım bu at dört nala koşturuyor
Hava dar geldi bana göğsüme sığmaz oldu
Yudum yudum icime çekiyorum rüzgarı

Sanki kelle koltukta gidiyorum, coskuyla
Sanki gözlerim açık ölümcül bir yoldayım
Biraz yavaşlasa ya Dirense ya kamçıma
Keyifle yaşıyayım Şarkımı bitireyim

Uçurumun ağzında durabilseydi biraz
Doya doya su vermek isterdim küheylana

Şafakta, kar üstünde, dört nala bir kızakta
Fırtınaya kapılmış, gidiyorum ölüme
Acelem ne, yavaşça götür beni küheylan
Bu son yolculuğumda yol biraz uzun sürsün.

Yavaş ol küheylanım
Kamçıyı duymazdan gel
Keyifle yaşıyayım
Şarkımı bitireyim

Uçurumun ağzında durabilseydi biraz
Doya doya su vermek isterdim küheylana

Tanrı’yla buluşurken O’nu bekletmek olmaz
Şarkısı kin tutmasın ölüm meleklerinin
Ey küçük çam ağlama yolumun üzerinde
Yavaş götürsün diye atıma kızmıyorum.

Uçar gibi giidiyor
Sözümü dinlemiyor
Deli bir küheylan bu
Şarkım yarıda kaldı

Oysa o uçurumda biraz soluk almalı
Kana kana su içip durmalıydı küheylan.


© Nikolay Kopil + M.Ş.Onaran. Çeviri, ?

http://www.wysotsky.com/1055.htm?1

İnsanlık öldü

Nihayet insanlık öldü. Haber aldığımıza göre,uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık,dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre,’yahu insanlık öldü mü?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde,’insanlık öldü mü?’ ya da ‘insanlık ölür mü?’ biçiminde büyük başlıklar yayımlamakta yetinmişlerdir. Fakat acı haber kısa zamanda yayılmış ve gazetelere telefonlar,telgraflar yağmıştır;herkes,insanlığın son durumunu öğrenmek istemiştir.

Bazıları bu haberi bir kelime oyunu sanmışlarsada,yapılan araştırmalar bu acı gerçeğin doğru lduğunu göstermiştir. Evet,insanlık artık aramızda yok. İnsanlıktan uzun süredir ümidini kesenler,ya da hayatlarında insanlığın hiç farkında olmayanlar bu haberi yadırgamamışlardır. Fakat,insanlık aleminin bu büyük kaybı,birçok yürekte derin yaralar açmış ve onları ürkütücü bir karanlığa sürüklemiştir;o kadar ki,bazıları artık insanlık olmadığına göre bir alemden de söz edilemeyeceğini ileri sürmeğe başlamışlardır.

Bize göre,böyle geniş yorumlarda bulunmak için vakit henüz erkendir. İnsanlık artık aramızda dolaşmasa bile,hatırası gönüllerde her zaman yaşayacak ve çocuklarımız bizden,bir zamanlar insanlığın olduğunu,bizim gibi nefes alıp ıztırap öektiğini öğreneceklerdir. İnsanlığın güzel ve çekingen yüzünü ben de görür gibi oluyorum. Zavallı insanlık kendini belli etmeden sokaklarda dolaşır ve insanlık için bir şeyler yapmaya çalışanları sevgiyle izlerdi. Bugün için insanlık ölmüşse de,onun ilkeleri akıllara durgunluk verecek bir canlılıkla aramızda yaşamaya devam edecektir.

İnsanlıktan paylarını alamayanlar için zaten bir ölüydü;onun bu kadar uzun yaşamasına şaşılıyordu. Yıllarca önce küçük bir kasabada dünyaya gelen insanlık,dünya savaşlarından birinde,çok rutubetli bir siperde göğsünü üşütmüş ve aylarca hasta yatmıştı. Bu olaydan sonra,hastalığın izlerini bütün ömrünce ciğerlerinde taşıyan insanlık,önce ki gece sabah karşı nefes alamaz olmuş ve gösterilen bütün çabalara rağmen gün ağarırken doktorlar,insanlıktan ümitlerini kesmek zorunda kalmışlardır.

Doğru dürüst bir tahsil göremeyen ve kendi kendini yetiştiren insanlık hiç evlenmemişti. Küçük yaşta öksüz kalan insanlığa,doğru dürüst bir mirasta kalmamıştı;bu yüzden sıkıntılarla geçen hayatı boyunca insanlık,başkalarının yardımıyla geçinmeğe çalışmıştı. İnsanlığın ölümüyle ülkemiz,boşluğu doldurulması mümkün olmayan bir değerini kaybetmiştir. Gazetemiz,insanlığın yakınlarına baş sağlığı ve sonsuz sabırlar diler. Not: merhumun cenazesi,önce,uzun yıllar yaşamış olduğu hürriyet caddesinden geçirilecek ve ölümüne kadar içinde barındığı ümit apartımanı bodrum katında yapılacak kısa ve sade törenden sonra toprağa verilecektir

Oguz Atay - Tehlikeli Oyunlar

Yahya Kemal Beyatlı

RİNDLERİN AKŞAMI


Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!

Cihâna bir daha gelmek hayâl edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyâh açılan

Ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan

Geçince başlıyacak bitmeyen sükûnlu gece.

Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhud gül.


RİNDLERİN HAYATI



-Halide Edib'e, sanatta ve fikirde ulvî varlığına derin hürmetle.



Bazen kader, gelen bora hâlinde zorludur ;

Dağlar nasıl bakarsa siyâh ufka öyle bak.

Ba'zan da cevreden nice bir âdem oğludur,

Görmek değil düşünmeğe bigâne kal! Bırak!



Dindâr adam tevekkülü, rikkatle, herkese

İsa'yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır.

Bir arslan esniyor gibi engin vakar ise

Rind'in belâya karşı kayıtsızlığındandır.


RİNDLERİN ÖLÜMÜ


Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden hergün açarmış kanayan rengiyle,

Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayâl ettiren âhengiyle.



Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Yenikapı Mevlevîhanesi

12 Temmuz 2011 Salı

JÜLİDE SEZEN -- Rüzgar Uyumuş Ay Dalıyor Her Taraf Issız



Makâm : Acemkûrdî
Usûl : Yürük Semâî
Bestekâr : Refik Fersan
Güftekâr : Cenâp Muhittin Kozanoğlu

Rûzgâr uyumuş, ay dalıyor, her taraf ıssız
Ölgün bakıyor varsa uzak bir iki yıldız
Gel çıt bile yok korkma benim bahçede yalnız
Ey gözlerinin rengi kadar kalbi güzel kız...