14 Temmuz 2011 Perşembe

Yahya Kemal Beyatlı

RİNDLERİN AKŞAMI


Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!

Cihâna bir daha gelmek hayâl edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyâh açılan

Ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan

Geçince başlıyacak bitmeyen sükûnlu gece.

Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhud gül.


RİNDLERİN HAYATI



-Halide Edib'e, sanatta ve fikirde ulvî varlığına derin hürmetle.



Bazen kader, gelen bora hâlinde zorludur ;

Dağlar nasıl bakarsa siyâh ufka öyle bak.

Ba'zan da cevreden nice bir âdem oğludur,

Görmek değil düşünmeğe bigâne kal! Bırak!



Dindâr adam tevekkülü, rikkatle, herkese

İsa'yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır.

Bir arslan esniyor gibi engin vakar ise

Rind'in belâya karşı kayıtsızlığındandır.


RİNDLERİN ÖLÜMÜ


Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden hergün açarmış kanayan rengiyle,

Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayâl ettiren âhengiyle.



Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Hiç yorum yok: